Adeta bir açık hava müzesi görünümündeki Assos, dünyada antik şehir kalıntısı içinde yaşamaya devam eden biricik bir köy. Mistik havasıyla, antik limandan tepedeki köye ve tapınağa kadar, büyülü bir atmosfere sahip. Antik kenti gezdikten sonra köyün içindeki liman ve körfez manzaralı restoranlarda yöreye özgü lezzetlerden tatmak mümkün. Behramkale Köyü’ndeki Hüdavendigar Köprüsü, antik kentteki surlar, Athena Tapınağı, Akropol, Nekropol, Amfi Tiyatro, Agora ve Babakale yolu üzerindeki Apollon Smitheion Tapınağı, Adatepe Köyü’ndeki Zeytinyağı Fabrikası ve Müzesi gezilecek başlıca tarihi güzellikler. Tarihin içindeki bu yolculuktan sonra köy meydanındaki, yöre halkının el emeği güzelliklerini inceleyebilir, ev yapımı zeytinyağı ve dağlardan toplanan kekiklerden tadıp, alabilirsiniz.
Assos’un tarihi güzelliklerinin yanında, Kadırga Koyu, Yeşil Liman, Koruoba Sahili, Sivrice Koyu ve Sokakağzı gibi koyları da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
Nasıl Gidilir?
Ne zamandır gitmek istediğimiz Assos’a ilk kez bu sene Temmuz ayında gittik. Biz, Keşan Sazlıdere’deki yazlığımızda bir kaç gün geçirdikten sonra buradan çıktık yola. Gelibolu’ya giderek feribotla Lapseki ye geçtik, ardından Çanakkale üzerinden Assos Ayvacık’a ulaştık.
İstanbul’dan Assos’a arabayla gelmek için Çanakkale Boğazı’nı geçmeniz gerekiyor. Bunun için farklı noktalardan feribota binerek karşıya geçebilirsiniz.
* Gelibolu – Lapseki (20 dak)
* Eceabat – Çanakkale (15 dak)
* Kilitbahir – Çanakkale (7 dak)
Gestaş’ın Çanakkale Boğazı’nda düzenlediği sefer saatlerine buradan ulaşabilirsiniz. Karşıya geçtikten sonra Ezine-Ayvacık üzerinden Assos’a yaklaşık 1 saatte ulaşabilirsiniz.
Gelibolu yolundaki ayçiçekleri ile fotoğraf çektirmesem olmazdı 🙂
Assos Ayvacık’a gerçek bir köy deneyimi yaşamaya doğru gidiyorduk. Araştırırken karşıma çıkan www.stonehousenaturallife.com fotoğraflarına bakılırsa çok daha fazlasını sunacak gibiydi. Üç gün ve gece süren gezimizin büyük bölümü köyde ve köyün sahilinde geçti.
Athena Tapınağı
Athena Tapınağı’na çıkarken köyün içinden, taş binaların arasından geçiyorsunuz. Tepenin zirvesinde, bugün adı Behramkale olan köyün en yüksek noktasında Athena Tapınağı’nın kalıntıları bulunuyor.Tapınaktan geriye çok az parça kalmış gibi görünse de binlerce yıl sonra bu kalıntılara hala tanık olmamız bile mucize bence.Tapınağı’nın maketi, bu alanda bir zamanlar ne kadar görkemli bir yapının var olduğunu gösteriyor. Tapınağın bulunduğu tepeden görünen manzara o kadar eşsiz ki sanki sonsuza uzanan derin mavi ve yeşil.
Antik kente çıkarken, yolun başlangıcında sağda Şebnem Örki’nin harikalar dükkanına muhakkak uğrayın. El yapımı tasarım aksesuarlar, kıyafetler, antika denilebilecek parçalar ve çok daha fazlası var. Ben renkli kumaşlardan yapılmış bir bileklik ile Yörük köylülerinin çeyizlerinden çıkan bir eski cepken aldım. Yolum yakın zamanda oralara düşmez derseniz buradan da ulaşabilirsiniz.
Balabanlı Köyü – Stone House Natural Life
Assos’tan Babakale’ye doğru giderken 10 km sonra konaklayacağımız Ayvacık’ın Balabanlı Köyü’ndeyiz. Burası sokaklarında tavukların dolaştığı, taş evlerden oluşan, köy kahvesi, bakkalı, harika insanları olan masalsı bir köy. Evin de konaklayacağımız aile bizi kapıda karşılıyor. Evin geniş ahşap kapısından girip, Hayat Altı denilen alandan geçip bahçeye doğru ilerliyoruz. Fotoğraftakinden çok daha huzurlu bir yer burası.
İki taş evin birleşiminden oluşan evin dışındaki geniş taş merdivenlerinden teraslı odamıza doğru çıkıyoruz. Sanırım bu terasta uzun bir süre yaşayabilirim. Üç gün ve gece, dolu dolu zamanımızı geçirdiğimiz, köydeki evimiz diye anlatabildiğim bir yer keşfetmiş olmak şu zamanda çok değerli. Sabah, tazecik köy ürünlerinden oluşan kahvaltı ile güne başlamak o kadar keyifliydi ki!
Seyahat ettiğim yerlerde hem dinlenmeyi hem de yöre hakkında bilgi edinmeyi çok seviyorum. Yaşanmışlıkları öğrenmek gibisi var mı? Evden çıkıp 100 mt ileride çocukluk hatıralarındaki bakkal çıkıyor karşımıza. Mukader Abla’yı sanki eskiden beri tanıyoruz. Akşam olduğunda yan evdeki Şadiye teyzeye kekikli çay içmeye davet ediliyoruz. Gözlerim parlıyor bu davete 🙂 Yaklaşık 80 civarında yaşı ama hepimizi cebinden çıkarır enerjisi ve bilgisi. Öğreniyoruz ki köy düğünleri 2 gün 2 gece sürermiş. Köyde yumurtalar Aynur abladan, peynirler kuzularını evlatları gibi seven Aysel abladan, zeytinyağı eski usül ile yapıp toprak küplerde saklayan Kadir Kaptan’dan alınırmış. Köyde bahçe kapıları kilitlenmez, evde biri yoksa ip, urganı kapının halkasına bağlarlar, biri varsa serbest bırakırlarmış.
Sizde gerçek köy hayatı deneyimini bu tatlı evde yaşamak isterseniz konakladığımız yerin bilgilerine www.stonehousenaturallife.com dan ulaşabilirsiniz.
Sokakağzı ve Sivrice Koyları
Köyden ulaşabileceğiniz en yakın sahil aracınızla 5 dk süren, etkileyici doğası ile Sokakağzı ve Sivrice Koyları. Hemen karşısında yer alan Middili adası o kadar yakın ki köyleri rahatlıkla görülebiliyor. Burada pırıl pırıl denize girip, sahildeki salaş mekanlarda lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Deniz bir çok yerde dalgalıyken bile burada çarşaf gibiydi. Akşamları ise cırcır böcekleri solist, dalgalarda vokali oluyor. Tam anlamı ile kendinizi dinleyebileceğiniz bir yer.
Nerede Yiyelim?
Etem ile Aslı’nın Yeri
Etem ile Aslı İstanbul’daki kurumsal iş hayatlarına son verip Sivrice’ye yerleşmeye karar vermişler 2015 yılında. Koyun bir ucundaki eski köy kahvesini elden geçirerek tam bir Ege meyhanesine dönüştürmüşler. İkisi de yemekle hep ilgililermiş, seyahat ettikleri sürece ve şehirde yaşarken en güzel yemekleri keşfetmek bir tutkuymış onlar için…
Mutfakta ikisi şef, nereden ne iyi bulunur hep araştırıyorlar.Yunanlı bir ustaya yaptırdıkları isli uskumru, zahter salata, tahinli patlıcan, rum cacığı, kuru domates salatası, fava, kuru et menüden seçmeler.
En önemlisi civarda böyle bir ambiansta ve kalitede meze yiyebileceğiniz bir yer yok, değerlendirin…
Yazına doyamadık bir de video olsa da izlesek derseniz, canım arkadaşlarım Keyifliyim in Assos videsonu izleyebilirsiniz 😉
Bir sonraki gezi rotamızda görüşmek üzere !
Fotoğraflar: Umur Kardaş & Hande Kardaş