İyi görünmek için ihtiyacımız olan birkaç basit parçadan yola çıkıp, modern dünyanın en sade dolaplarından birini yaratmak için yola koyulan ikili, Meriç Küçük ve Orkan Orgun. IAMNOTABASIC markasının kuruluş hikayesini, çevreye duyarlı, sürdürülebilirliğe önem veren ürünlerini, marka stratejilerini, girişimcilik maceralarını ve yeni projeleri #BirazYerAc hakkında keyifli bir söyleşi yaptık. Her daim giyilebilecek rahat tshirt arayışında olanlar için adeta bir hayat kurtarıcı niteliğinde olan bu ürünlerin yaratıcılarıyla keyifli sohbetimize buyrun 😉
- Sizi yakından tanıyabilir miyiz?
Ben Orkan, IIAMNOTABASIC‘in kurucularındanım, belki de daha perde arkasında kalmaya çalışan ismiyim:) Boğaziçi İşletme bölümünü bitirdikten sonra kurumsal hayatı reddedip girişimciliğe adım atmış biriyim.
- Genel olarak IAMNOTBASIC markasını ve kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?
2014 yılının Ağustos ayında yine Boğaziçi Üniversitesi’nden arkadaşım Meriç Küçük ile IAMNOTBASIC’i hayata geçirdik. Her şey Teşvikiye’de bir kafede başladı aslında. Benim eticaret ve tekstil üzerine, Meriç’in de moda tarafında önemli tecrübeleri vardı. Bunları birleştirmeye karar verdik ve IAMNOTABASIC doğdu.
- Şimdiye kadar t-shirt, triko ve gömlek ürettiniz. İleride daha farklı ürün gruplarına geçmeyi planlıyor musunuz?
Amacımız bir gardırobun basic anlamda tüm ihtiyaçlarına cevap verebilen bir marka haline gelmek. Farklı üreticilerle çalışmak, stok miktarının büyümesi gibi zorluklar nedeniyle bu konuda çok hızlı olamasak da yavaş yavaş çeşitliliğimizi artırıyoruz.
- Ürünleri tasarlarken nelere önem veriyorsunuz?
Ürünleri tasarlamaya başlamadan önce kendimize sorduğumuz asıl sorular: “Kendimiz bu ürünü keyifle giyer miyiz?””Bu ürün 5 sene hatta 10 sene sonra modası geçmeden giyilebilir mi?”Bu sorulara cevap evet ise tasarım sürecine giriyoruz.
- Kumaşlarınız kalitesini neye borçlu? Nasıl kumaşlar tercih ediyorsunuz?
Mümkün olduğunca doğal özlerden kumaşlarımızı seçmeye özen gösteriyoruz. Büyük bölümünü kaliteli ipliklerden kendimiz üretiyoruz. Bazen de üreticilerimizin stoklarında üretim fazlası olarak kalmış olan harika kumaşlar buluyoruz ve bunlardan küçük adetlerde seriler çıkarıyoruz.
- Sürdürülebilirliği marka stratejinizde nereye konumlandırıyorsunuz ?
Sürdürülebilirlik bizim için çok önemli bir kavram ve git gide markamızın temeline yerleşiyor. Çoğu kişinin bilmemesine rağmen moda sektörü, petrolden sonra dünyayı en çok kirleten ikinci sektör. Bizim de bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini hissediyoruz. Mümkün olduğunca doğal hammaddeleri kullanıyoruz, işçisine saygılı, etik anlayışı yüksek atölyelerde ürünlerimizi üretiyoruz, geri dönüşüme, bağışa katkı sağlamaya çalışıyoruz.
- Yeni projeniz olan “Biraz Yer Aç” uygulamınızdan bahsedebilir misiniz ?
#BirazYerAc artık kullanmadığınız eski giysilerinizi topluma yararlı hale dönüştürebileceğiniz yeni projemiz. Her siparişle beraber paketin içerisine üzerinde adres etiketi olan boş bir poşet koyuyoruz. Kullanmadığınız giysilerinizi bu poşete koyuyor ve hiçbir ücret ödemeden kargoya veriyorsunuz. Bu poşet Lokman Hekim Vakfı’nın geri dönüşüm tesisine gidiyor. Orada bağışlanabilecek durumda olanlar bağışlanıyor, geri kalanlar geri dönüştürülerek iplik haline getiriliyor. Aksi takdirde çöpleri dolduracak kıyafetler ikinci bir kullanım şansı elde ediyor.
- Girişimcilere tavsiyeleriniz neler ?
Benim tavsiyem, inandıkları fikirleri hayata geçirmek konusunda cesur olsunlar. Ancak yarını görebilme konusunda sıkıntı çektiğimiz bu zamanlarda finansman açısından hesaplamalarını dikkatle yapsınlar. Bozuk nakit akışı girişimleri öldüren sorunların başında geliyor. Biz her zaman elimizden geldiğince tecrübelerimizi paylaşmaya hazırız:)