Tam bir antika ve vintage ürün hastasıyım. Tasarım, eski ve el emeği ürünleri minik dükkanlarda gördüğümde bambaşka biri oluyorum diyebilirim. İnsan her ne kadar hızlı gelişen ve geleceğe yönelik bir hayata sahip olsa da, kendisini o noktaya getiren geçmişine sıklıkla özlem duyabiliyor ve bu hasreti bazen eskilerden kalma bir giysinin içinde gideriyor. Kendisini, başkasının giymiş…
Endonezya, Bali orijinli özgür ve modern mobilya ve aksesuarlarıyla, Living Karma Türkiye bünyesinde hayata geçirilen Living Karma Cafe & Juice Bar, İstanbul’un yeşil kaçış noktası Zekeriyaköy’de, “Sağlıklı ye, mutlu yaşa” mottosuyla hizmet veriyor.
Çat, Ayder, Uzungöl, Pokut derler. Yeşili, horonu, tulumu, kemençeyi anlata anlata bitiremezler. Ancak gidip yerinde görünce anlıyorsunuz anlatılandan fazlası olduğunu Karadeniz’de! Yeşilin her tonunu içinde barındıran coğrafyası, nefes kesen vadileri, uçsuz bucaksız yaylaları ve hırçın karadeniz suları ile tam anlamıyla büyüleyici bir yer. Tarihi köylerini gördükçe orada yaşama hayalleri kuruyorsunuz. Tekrar kavuşmak üzere özlemle ayrıldığım…
Bu hafta sonu, nihayet güneş ve denizle yakın temas kurdum. Deniz, kum ve güneş üçlüsü hangimize iyi gelmiyor ki? Tatil için değil arkadaşlarımın nedime çekimi için Şile’deydik. Ama hava o kadar güzeldi ki kendimizi tatilde gibi hissettik. O kadar ki ben Sicilya desenli tulumumla adeta Güney İtalya sahillerindeydim 🙂 İnanıyorum ki daha da sıcak günler çok…
Geçtiğimiz haftalarda Umurla birlikte küçük bir haftasonu kaçamağı yaptık ve orman yürüyüşünden, havuz keyfine, leziz tatlardan, spa dinlencesine kadar dolu dolu 2 gün geçirdik NG Sapanca‘da. Yaz gelmeden taptaze bir başlangıç yapıp yenilendik.