Bu sene Temmuz ayında yaptığım orta Avrupa seyahatinde 1,5 günümü ayırabildiğim ancak çok etkilendiğim Viyana hakkında izlenimlerimi ve lezzet duraklarımı paylaşmak istiyorum. Sakin bir insanım, huzur ve güven arıyorum diyorsanız, Viyana şehri, tam size uygun bir yer. Mimarisi muhteşem bir şehir. Görkemli heykelleri, düzenli yaşamı, az ama kültürlü nüfusu ile, Avrupa’nın merkezinde, gidenlerin kalbini fethediyor.
Viyana tam anlamıyla bir sanat kenti ve dünyanın en iyi müzelerini barındırıyor. Müzeler merkezinde bulunan Leopold Müzesi öne çıkanlardan. 2001 yılında Rudolf ve Elisabeth Leopold’un, koleksiyonlarını bağışlamasıyla kurulmuş. En önemli özelliği dünyanın en büyük Egon Schiele ve Gustaw Klimt koleksiyonuna sahip olması.
16.yüzyıldan günümüze, Avrupa’nın müzik başkenti olarak bilinen şehir günümüzde de bu özelliğini koruyor. Aslında, Almanya-Salzburg doğumlu olan Mozart burada en geniş şekilde kullanılıyor. Çeşit çeşit Mozart çikolataları, konserleri, restoranları, evi, cd.leri. Bunların tümünün, Avusturya ekonomisine üst düzey katkı sağladığı kesin. Sağlığında yeteri kadar değer bulamamış bu ünlü müzik adamının isminden, günümüzde, Viyanalılar had safhada yararlanıyorlar. Beethoven’den Chopin’e, Haydn’dan Mozart’a üç yüz yıllık bir müzik geleneğine sahip Viyana, irili ufaklı pek çok konser salonu her akşam kapılarını müzik severler için açıyor. Viyana Devlet Operası’nda bir gösteri izlemeden dönmeyin.
Viyana, bisikletinize atlayıp, geniş caddelerinde rahatça gezip, tasarım mabetlerini keşfetmek için de harika bir şehir. Viyana’nın tasarım vahası, kesinlikle Neubau 7.bölge. Benim favori dükkanlarım, özellikle Tintin hayranlarının da seveceği Bilderbox, ürünleri kumaş ve gümüş kullanarak yaptıkları takılardan oluşan Schmuckladen. 7. Bölge için hazırlanmış rehbere de göz atmanızı tavsiye ederim 7tm.at.
Yurtdışında görünce en çok imrendiğim ise parklar. Dümdüz, yemyeşil alanlar ve bu alanların gerçekten keyfini çıkaran insanlar. Viyana’da park denince akla ilk gelen şehrin göbeğindeki Stadt Park. Şehrin içinde birden fazla park var ve hepsi birbirine yürüme mesafesinde.
Bu sene ilk kez İstanbul’da gezdiğim Kelebek Çiftliği’nden sonra Viyana Opera Binası’nın 200 metre uzağındaki Schemtterlingshaus’u gezmek de çok keyifliydi. Tropik kelebek evi doğal yağmur ormanları şeklinde dizayn edilmiş, serada yüzlerce tropik kelebeğin serbest bir şekilde uçtuğuna şahit olabilirsiniz.
Gelelim Viyana’da ki lezzet duraklarına. Habsburg İmparatorluğu’na başkentlik yapmış Viyana zengin bir mutfak kültürüne sahip. Kuşkusuz en vazgeçilmezi ve ilk akla gelen yiyecek Schnitzel. Schnitzel denince de herkesin birleştiği ortak nokta Figlmüller. Benim için de öyle oldu. Tahminimden çok daha tatminkar bir yer. Spesiyal Schnitzel’i domuz etinden yapıyorlar ama alternatif olarak sunulan tavuk etini deneyin pişman olmazsınız. Yanında sipariş ettiğim yeşil soğan ve rokalı patates salatası, hem yemekle tamamlayıcı hem de başlı başına harika bir lezzet. Yanında lager birası veya kendi bağlarında yetiştirdikleri üzümle yapılan şaraplarından tercih edebilirsiniz. Mekana ya rezervasyon yaptırmanız ya da önündeki uzun ama seri bir şekilde ilerleyen sırasına girmeniz gerekiyor.
Bu güzel yemeğin ardından Hotel Sacher’in altındaki Café Sacher’de dünyaca ünlü Sacher Torte’ye tadabilirsiniz. Pasta iki kat yoğun çikolatalı pandispanyadan oluşuyor. İki kat kekin arasında ise kayısı marmeladı var. Kekin üstü ise çikolatalı ganache ile kaplı. Yanına Wiener Melange Coffee tercih edebilirsiniz.
Dondurma severim, her gittiğim yerde denerim diyenlerdenseniz, Eis Greissler önündeki uzun sıradan da anlaşılacağı gibi oldukça meşhur. Lezzetli olduğu kadar, şirin dekorasyonu ile göze de hitap ediyor. Kayısılı, fındıklı ve çilekli dondurması favorim oldu.
Ve Viyana’nin en geleneksel pastahanelerinden olan Café Demel’de Avusturya-Macaristan imparatorlugunun güzel imparatoriçesi Sisi’nin de hayranı olduğu menekşe sekerlemelerinin tadına bakmanızı öneririm. Demelden içeri girer girmez, salonun ihtişamı büyüleyici. Ayrıca pastaların yapımını bizzat izleyebilirsiniz, çünkü pasta mutfağı ana salondan sadece bir camla ayrılmış.
Umarım yakın zamanda bu güzel şehre yeniden gider, yeni keşiflerde bulunabilirim!
..Kısa kısa Viyana..
Gitmeden Önce!
Oku
Malina Ingeborg Bachmann
Romantik Bir Viyana Yazı Adalet Ağaoğlu
İzle
Amadeus Milos Forman
Before the Sunrise Richard Linklater
The Illusionist Neil Burger
Copying Beethoven Agnieszka Holland
Dinle
Mozart, Beethoven, Opus, SheSays
Yapmadan Dönme!
Prater’de dönme dolaba binin
Dünyanın en eski dönme dolaplarından olan Prater’e binin ve eski günlere doğru bir yolculuğa çıkın.
Bir Viyana kafesinde melange için
Viyana kent kültüründe kafelerin rolü çok büyük. Kentin entelektüel yaşamının büyük bir bölümü kafelerde geçmiş. Bu yüzden siz de Viyanalılar gibi yapın. Süt köpüğünden yapılan melange’ınızla birlikte gazetenizi açıp en azından bir saat için Viyana kafelerinin tadına varın.
Ringstrasse’de tramvaya binin
Viyana’nın en güzel caddesinden biri olan Ringstrasse üstünde sefer yapan RingTram’a binin. Kentin bu güzel caddesini, tramvayla keşfedin.
Operaya gidin
Viyana ziyaretlerinin olmazsa olmazlarından biri de, bir klasik müzik konseri ya da operaya gitmek. Özellikle Staatsoper’in programına göz atın.